30 Haziran 2008 Pazartesi

Umutlu olmali

Geçenlerde bir kanalın ana haber bülteninde arı neslinin giderek azalmasıyla ilgili bir haber yayınlandı.Daha önce de bu tür bir haber izlemiştim.Uzun bir süre önce...Hatta bununla ilgili bir yazı da yazıp Google Page Creator hasabımla oluşturduğum sayfalarımdan birine eklemiştim.Yazıyı bulup buraya eklemek istemiştim.Ama bulamadım.Neyse asıl anlatmak istediğim mevzuya gelelim...
Geçen haftasonu penceremizin önündeki güzel çiçeklere bakıyordum.Birkaç yıl öncesine kadar bahar ve yaz aylarında çiçeklerin etrafında sürekli arılar görürdüm.Bu yıl ise bir arı bile görmek nasip olmadı.Televizyondaki haberi anımsadım ve tedirgin oldum.Einstein arı nesli yok olduktan 4 yıl sonra biyolojik çeşitliliğin son bulacağını söylemiş.
Doğaya o kadar zarar vermişiz ki bunları yaşıyoruz dedim kendi kendime...
Ama bu sabah uyandım.Şöyle bir bahçeye bakınayım dedim.Çiçekler, ağaçlar, gökyüzü masmavi, ileride bir cami minaresi, güvercinler, serçeler vs. Hava da çok güzeldi...
Çiçeklerimize bakındım.Bir arı gördüm.Güzelliğin böylesi...
Hemen fotoğrafını çektim.Aşağıda fotoğrafın küçültülmeden önce kırptırılmış hali ile boyut olarak küçültülmüş halini görüyorsunuz.
arı, arı fotoğrafı, bee picture, bee photograph, bahçe, çiçekler, şehirde yeşil alan, bir sabah gözlemi
İnşallah insanlar çevrelerine ne kadar zarar verdiklerini anlarlar da bu güzelliklerden mahrum kalmayız...
arı, arı fotoğrafı, bee picture, bee photograph, bahçe, çiçekler, şehirde yeşil alan, bir sabah gözlemi
İyi ki bu sabah erken kalkmışım. (:

29 Haziran 2008 Pazar

Cocuklara dinletilen sarkilar

Yanlış fikirler edinmek, pop müzik dinlemekŞarkılarla Yanlış Fikirler Edinmek (?)

Şarkıların insan zihnini bulandırmaması gerekir. Söz yazarlarının çoğu buna dikkat etmiyor. Çocukların dinlediği şarkıların çoğu onların gelecekteki kişiliklerini olumsuz yönde etkileyebilecek sözler içeriyor. Hemen bir örnek vermek istiyorum.
"...Benden sonra tufan kimin umrunda?..."
Sizce bunu dinleyen bir çocuğun gelecekteki nesilleri için güzel şeyler üretmesi mümkün müdür? Tabi ki de değildir. Onlar çocuk anlamaz demeyin. Zaten çocuk oldukları için bu çok önemli. Çocuklar boş kaset gibidir. Siz ne verirseniz onu alır ve kullanırlar. Ben bu tür şarkıların çocuklara dinletilmesine karşıyım.Hatta bence çocuklara hiç popüler müzik dinletilmemeli.
Bir de klipler var tabi.Yanlış sözler eşliğinde izlenen yanlış sahneler...
Ama yeni neslin yanlış fikirler edinme olasılığı kimin umrunda! Herkes alacağı paraya bakıyor...

Gercek Arkadaslik

Arkadaşlığın Portresi!
Arkadaş(lar)ımı, arkadaşlık anlayışımı anlatmak istemiştim.Ama olmadı.Yazdım yazdım."Yok olmadı." deyip sildim.Yeniden bir şeyler yazdım.Ama olmadı...Sonra düşündüm nerede hata yapıyorum diye.Cevap mı? Hâlâ sorguluyorum...
Ama size arkadaşlığı en güzel şekilde anlatacak bir fotoğraf buldum.Arkadaşlığın fotoğrafı; gerçek arkadaşlığın!
Yalansız, riyasız, karşılıksız gerçek arkadaşlığın fotoğrafı...

Gerçek Arkadaşlar, Kocaman gerçek bir samimiyet!
Bu fotoğrafı uzun zaman önce bir blog sayfasında görmüştüm.Arkadaşlığı anlatan bir yazı yazacaktım.Olmadı.Birden bu fotoğraf geldi aklıma.Bulayım da belki bir ilham gelir de yazarım diye düşündüm.Ama yazıya ne hacet.Fotoğraf zaten herşeyi anlatıyor...
Ayrıca fotoğrafı bulduğum sayfada zaten güzel bir yazı varmış.Ben okudum.Siz de okuyun isterim.
Pozitif arkadaşlık
Yazıdaki şu bölüm başlı başına bir gerçeklik:
"Bütün bu söylediklerimizden sonra, eminim siz de çevrenizdeki ilişkileri düşünmeye başlamışsınızdır."

Etiket sorunu halledildi.

Blogger.com'da kategori düzeneği olmadığı için belirli etiketler ekleyip bunların url'lerini alarak html aracı ile kendime bir kategoriler menüsü oluşturmuştum.Ancak linklere tıklandığında o etikete sahip tüm yazılarım ekranda gösteriliyordu.Bu da sayfanın geç yüklenmesine neden oluyor-DU.Ama sağolsun Vişne Ağacı sayesinde bu sorunu hallettim.Artık kategorilere tıklandığında verilen etikete sahip 3 yazı ekrana gelecek.Sayfanın geç yüklenme sorununu da halletmiş oldu böylece.Vişne Ağacı'nın verdiği linkte şablon ile alakalı bir yazı da vardı.Ama ben sorunu hallettim.Şablon ile alakalı uygulamaya gerek kalmadı.
Çok Teşekkürler Vişne Ağacı.
http://img72.imageshack.us/img72/9238/tesekkurlervisneagacihl2.gif

Bize neler oluyor?

Makyajlı çocuk, büyümüş de küçülmüş, çocuklara makyaj
Gözlemlerim:
*Yaklaşık bir ay önce; okullar kapanmadan önce okuldan çıkmış eve geliyordum.Apartmanın kapısı kapalıydı.Bende de anahtar yoktu.Biri gelir de kapıyı açar diye kapının önünde beklemeye karar verdim.Kapının önüne muhtemelen 12-13 yaşlarında iki kız çocuğu geldi.Konuşmaya başladılar kapının önünde.Biri diğerine:
-"Senin sevgilin var mı?" diye sordu.Diğeri de:
-"Evet, şu karşıdaki okulda okuyor." dedi.
-"Görüşüyor musunuz?" dedi biri, diğeri:
-"Yok bu aralar görüşemiyoruz.Okula pek uğramıyor şu sıralar..." dedi.
*Bir gün işten erken çıkmış eve giderken okullarından çıkan çocukları gördüm.Yolda ilerleyen gruptan bir erkek çocuğu kızın birine:
-"Teklif etsem kabul eder misi?" dedi.Kız da:
-"Sen bir teklif et, bakarız." dedi.
Allah'ım ne günlere kaldık Ya Rabbi!
Hep o televizyon dizileri yüzünden.Bazı bilinçsiz ebeveynler oturtuyor çocuğu televizyonun karşısına ne yaparsa yapsın.Yeterki beni uğraştırmasın diyerekten.Ondan sonra da bu tür saçma sapan şeyler oluyor işte.
Ne demiş şair:
"Ehl-i irfan içinde aradım, kıldım taleb,
Her hüner makbul imiş illâ edeb illâ edeb!"

Avatar yapmak

İnternetteki güzel avatarlar, avatar yapmak, internette avatar yapmak, free avatar, Türk bayrağı avatarları
Eğer siz de yukarıdaki gibi bir grafik yapmak isterseniz tıklayın. >>>
aslında orada sitenin adresi yazıyordu.Ama ben Ulead Gif Animator ile kendi sayfamın adresini yazdım. (:
Elif de yeğenim olur. (:

At yapbozu

Orjinal Resim

Kaliteli Paylasimin Tek Adresi [Www.DostlukVadisi.Org]

Yapboz için tıkla. >>>

Atilla'nin Unvani

Hun Hakanı Aitlla, Hun Hakanı Attila, Atilla

Attila’nın Hem İyi, Hem Kötü Unvanı

Avrupalıların şanlı Hakan Attila’ya taktıkları ve hatta bugün bile bazı yazılarında hâlâ kullanmakta oldukları “Fleau de Dieu” unvanı “Allah’ın belâsı” manasına gelir. Marcel Brion’un La vie d’Attila ismindeki eserinin 1928 Paris baskısının 87. sayfasında anlattığına göre, büyük Hakan’a bu lakabı takan herif, bir Gol kişidir. Attila bu unvandan hiç üzülmemiş, bilakis pek memnun olup severek ve sevinerek benimsemiş ve kendisine başarı sağlaması hususunda böyle bir unvanın yüz bin kişilik bir ordudan daha faydalı olacağına inanmıştır. Çünkü öyle bir cezaya müstehak olan Avrupalılar “Allah’ın belâsı” na karşı bütün dayanma güçlerini kaybedeceklerdir. Attila’nın bu kötü lakabı, iyi görerek kabul etmesi işte bundandır.*

-------------------------

*İsmail Hami DANİŞMEND: C.2Tarihi Hakikatler; s.58

At neden yaratilmistir?

Atlar, Horses

At Cinsi Niçin Yaratılmıştır?

Bu tuhaf sualin cevabını (Lebib Efendi)nin 1286 da neşrolunan “Cevahir-i mültakite” ismindeki eserinin 621 inci sayfasındaki menkıbede bulabiliriz: Hicretin ikinci ve Milâdın sekizinci asrında Emevileri devirip Abbasileri hilafet makamına çıkarmış olan şanlı Türk kahramanı Horasanlı (Ebu Müslim) bir gün “Kasr” denilen muhteşem konağında nedimleriyle sohbet ederken güzel atları da kasrın meydanında aşağı yukarı gezdiriyorlarmış. Bu manzarayı gören (Ebu Müslim) nedimlerine şöyle bir sual sormuş:

— Bu atlar ne işe yarar ve nerede kullanılmalıdır?

Nedimler hep bir ağızdan:

—Hak yolundaki gazalarda kullanılır, derler. (ebu Müslim) bu cevabı kabul etmeyince de:

—Düşmanı püskürtmeye ve sonra da arkasından yetişip yakalamakta çok işe yarar.

Şeklinde bir cevap verirler, fakat (Ebu Müslim) bunu da kabul etmediği için:

—At hakkında bizim bildiğimiz bundan ibarettir; bilmediğimiz tarafını da lütfen siz söyleyin!

Diye kendisinden izahat isterler. İşte bunun üzerine (Ebu Müslim) de onları şöyle aydınlatır:

—At denilen mahlûk, insanın huysuz karısı ile kötü komşusundan kaçabilmesi için yaratılmıştır!*
---------------------------------

* İsmail Hami DANİŞMEND: C.1Tarihi Hakikatler; s.20–21

Halifeyken Dilenci Olmak (?)

Dilencilik Eden Muhteşem Halife

İslami wallpaper, İslami resim, İslami Duvar Kağıdı


İnsanlar içinde düşmez kalkmaz kimse var mıdır? Olmadığı gerçektir ama, bunların içinde Abbasi halifelerinden (Kahir Billâh) gibi en yüksek tepeden en derin kuyunun dibine düşmüş kimse gösterilemez. “Halife” demek yalnız bir dini reis değil, aynı zamanda bir imparator demektir: “Kahir Billâh” Miladın 932 – 934 tarihlerinde aşağı yukarı iki yıl kadar işte öyle en yüksek bir mevkii işgal ettikten sonra hal edilip gözlerine mil çekilmiş yıllarca hapsedilmiş ve nihayet lütfen salıverilmiş, fakat o muhteşem hazineler sahibinin nbesi varsa hepsi elinden alınmış olduğu için, yıllarca Bağdat sokaklarında dilencilik etmek mecburiyetinde kalmıştır!

“Taşküprülü zade Mehmet Kemaleddin Efendi”nin 1287 de yayınlanan “Tuhfetü-l ahbab” yahut “Tarih-i sâf” adındaki tarihi menkıbeler mecmuasının ikinci cildinin 27 nci sayfasında kendi teb’asına el açan bu kör dilencinin o misli görülmemiş feci akıbeti kısaca ve sadece:

— Hor ve hakir çarşılarda dilencilik etti!

Şeklinde tasvir edilir! Böyle bir misalin karşısında insan cinsinin servetle mevkie verdiği

Ehemmiyete hayret etmemek kabil midir?*

* İsmail Hami DANİŞMEND: C.1Tarihi Hakikatler; s.12–13

28 Haziran 2008 Cumartesi

Atilla Yılmaz / Kerkük Destanı

Kerkük şarkısı, Kerkük Destanı, Kerkük Haritası

Irak derler ah derler
Kerkük'e Irak derler
Gözden yakın görünür
Gönülden ırak derler

Yar meni o yar meni
Uykudan uyar meni
Söz verip de gelmedi
Unuttu o yar meni

Bu sine kanar dağdır
Od salar yanar dağdır
Her sinede bin yara
Her yara onar dağdır

Tarihtir adil hakem
Sen kadar mende Türk'em
Sense hür Türkiyemsin
Mense esir Kerkük'em

Turk Bayragi Avatarlari

Türk Bayrağı Avatarları

Türkiye Gifleri, Türk Bayrağı, Türk Gifleri, Ay-yıldız Hareketli Resimleri, Bloglarınızın sayfa güzelliği için hareketli resimler...
BY FENERTV






Daha fazla grafik için tıklayın. >>>

İsim gifleri

Hepsi aşağıdaki adreste!
http://ayza.blogcu.com/isim-gifleri_15794801.html

Kategoriler 2

Etiketleri ekledim eklemesine,
Kıl oldum bunun hata vermesine,
Biraz mani gibi oldu galiba bu,
Yarışa mı girmeli? Acep nesine?

Kategoriler 1


Bu boş bir yazı idi.Her etiket için yazı eklediğim gün bunları sileceğim.Unutmazsam tabi. (:

Genel bir degerlendirme

Blogger.com denemesi


"Blogger Denemesi" adlı yazıma "blogcu düzeldi" başlıklı bir yorum gelmiş. Yorumun içeriğini size de aktarmak isterdim. Ancak yorumu göremiyorum. Yönetim panelinden "Yorum Onay" bölümüne girip yorumu onaylamak istediğimde yorumu göremiyorum. Çok sağolsun yorumu yazan blogcu arkadaşım beni blogcu.com hakkında bilgilendirmek istemiş. Ama ben böylece bir arızayı daha fark etmiş oldum. Keşke Blogcu yetkilileri eski sistemle hiç oynamasaydılar. Gençleşmek ve güzelleşmek namına yapılanların (en azından bir kısmının) bir kez daha yarardan çok zarara sebep olduğunu anlamış oldum.

Blogger.com deneme sürecinde plânladıklarım/kafama takılanlar/öğrendiklerim:

*Öncelikle bu RSS yayını meselesini çözemedim. Keşke Blogcu'da olduğu gibi burada da RSS sağlansa. Feedburner midir nedir ona üye oldum. Ama her yerde hesabım var. Kullanıcı isimleri genellikle aynı ama şifreleri hep karıştırıyorum.

*Alan adını değiştirebilmem çok güzel ama RSS için tekrardan Feedburner denen yere kayıt yaptırmalıyım. Hesap bilgilerimi unuttum. Kendime bir not defteri edinmeliyim. (: Ne not defteri ya wordpad filan var; hay Allah. (:

*Burada kategori düzeneği olmadığı için etiketlerle kategoriler oluşturmak istemiştim ama bu şekilde olmayacak sanırım. Bazı yazıların Google tarafından ziyaretçi getirmesi için özel etiketleri olmalı. Bu nedenle kendim html ile kategorileri oluşturacağım.

*Bir hesap ile birden fazla blog açma imkânı olması da çok güzel.Bloggum ve benzer sitelerde de aynı şey var ama ben buraya girdim bir kere.

*Konu başlıkları Türkçe karakter içerdiğinde url bundan olumsuz etkileniyor. En iyisi Türkçe karakter kullanmamak olacak. Konu başlıklarını küçültüp yazının içine de başlıkla benzer bir başlık eklersem bu sorunu da halletmiş olurum.

*Sayfa renklerini değiştirmeyi düşünüyorum. Beyaz ya da mavi ağırlıklı olursa daha da hoş olabilir. Nedense mavi rengini sayfalarımda kullanmayı çok seviyorum.

*Reklamlar nedense yabancı içerikli çıkıyor. Bu sorunun da zamanla düzeleceğine inanıyorum. Türkçe içerik ekledikçe her şey yoluna girer herhalde.

*Bir de en önemlisi çok sevdiğim Xara3D grafiklerimi hazırlayıp sayfaya bir güzellik katmalıyım.

Sizin de sayfa düzeniyle alakalı görüşlerinizi almak isterim.

29 Haziran 2008'de eklenen not:Birkaç arkadaşım bloguma yorum yazmış.Ama blogcu.com açılmadığı için yorumları ne görebiliyorum ne de onaylayıp cevap yazabiliyorum.

Blog kategorileri

Bu yazı bir nevi gereksiz,
Ziyaretçiler aradığını bulamaz kategorisiz.
Başka türlü olmuyordu ne yapayım,
En iyisi ben etiketleri buraya yazayım.
Kodlarını alıp düzenlemeli sayfayı,
Fazla uğraştırmamalı insanı.

Böyle işte. (:

27 Haziran 2008 Cuma

Sevda - Sen icime islerken (mp3 dinle)

Hareketli Ezgiler Müzik, pop müzik, Sevda, Sen içime işlerken
Pop müzik çalan radyoların birinde "...Sen içime işlerken farkına varmamışım; Sana bittiğimden kendime kalmamışım..." diye bir şarkı dinledim.Bu gün internetten aradım.Şarkıyı Sevda isimli bir şarkıcı söylüyormuş.
Şu bilgi ile karşılaştım:
Sevda, sen içime işlerken, pop müzik, popçu" Uzun yıllar Nilüferin vokalistliğini yapan 2002 yılında “Başımın Belası Gönlüm”adlı albümünü çıkaran Sevda yıllar sonra Amerikadan döndü ve 'İçime İşlerken' adlı klibiyle çıkış yaparak yepyeni 10 şarkıdan oluşan albümü 23 Haziran 2008 tarihinde çıkıyor."
Şarkıyı çok beğendim.Klibi de çekilmiş.Ama ben izlemedim.Zaten klipler şarkıları tanıtmak için yapılmıyor artık.Amacını aşan görüntüler yani.Sevda'nın klibi de öyle midir bilmiyorum.

Sevda - Sen İçime İşlerken Şarkı sözleri:Sevda, Sen içime işlerken, Sevda'nın fotoğrafı, Sevda'nın resmi
Na na na nan nan na
Na na na nan nan na
Güvenmesi yıllar alır
Kaybetmesi saniyeler (Kaybetmesi saniyeler)
Hazmedemem ben böyle severken
Huzuru yitirmeler
Hazmedemem ben bu kadar erken
Luzumsuz bitirişler

Ne iyi ettin de geldin
Epeydir ilk defa nur yüzünü gördük
Herşey açık seçik olunca
Biz bu işi böyle çözdük
Aşkı elimizle ördük

İçime işlerken
Farkına varmamışım
Sana bittiğimden
Kendime kalmamışım

Şarkıyı dinle:

26 Haziran 2008 Perşembe

Kasiyer Kizin Hikayesi

Anime, Hüzünlü bir hikaye, kasiyer kız
"Can her zamanki gibi biraz hava almak için sokağa çıkmış geziniyordu.Canı çok sıkkındı.Eve gitmek istemiyordu.Çünkü annesini ne zaman görse çok üzülüyordu.Can hastaydı.Beyninde ur vardı.Can hastaneye gidip muayene olduğunda annesiyle doktorun kapının önünde bir şeyler konuştuğunu ve annesinin ağlayarak dışarıya doğru gittiğini gördü.Hemen doktorun yanına gitti.Doktor, Can 'a artık muayeneye gelmesinin anlamsız olduğunu anlattı.Can çok üzülmüştü.Annesiyle eve giderlerken kitapçıdaki kasiyer kızla göz göze geldiler.Can'ı birden buruk bir sevinç sardı.Kızı çok beğenmişti.Durakladı ve bir süre onu izledi.Eve gidip yatağın üstüne uzandı.Ağır ağır gözleri kapandı.Rüyasında kasiyer kızı gördü.Kızdan çok etkilenmişti.Uyandı ve annesine biraz dışarı çıkıp hava alacağını söyledi.Kitapçıya gitti.Kitaplara bakınıyormuş gibi yaptı.Bir süre sonra kız yanına geldi.Can elindeki kitabı almak istediğini söyledi.Kız kitabı paket yapıp Can ' verdi.Can artık her gün kitapçıya gidiyor ve kitap alıyordu.Aldığı kitapları masasının üstüne atıp o gün kızla arasında geçenleri tekrar tekrar düşünüyordu.Hem onu gördüğü için seviniyor hem de hastalığı nedeniyle üzülüyordu.Bir gün ona açılmaya karar verdi.Kitapçının kapısından girdiği anda "Ya reddedilirsem?" korkusuna kapıldı.Zaten hastaydı.Onu mutlu edemez hatta üzebilirdi.Tekrar bir kitap aldı ve eve döndü.Uzun süre ağladı.Annesi hastalığı için ağlıyor sanıp onu teselli etmeye çalışıyordu.Ama ne fayda....
Onu üzen bir tek hastalığı değildi ki.O artık aşıktı.Her dakika kasiyer kızı düşünüyor ve hayaller kuruyordu.Ama annesinin öğrenmesini istemiyordu.Hastalığı da gün geçtikçe kendisini hissettiriyordu.
Bir gün evden çığlıklar yükseldi.Can vefat etmişti.Gözleri açık kitaplara bakarak can vermişti.
Cenazenden birkaç gün sonra annesi Can' ın eşyalarını toparlayıp komşulara sadaka niyetine verdi.Bir tek kitaplar kalmıştı.Poşet poşet kitaplar...El sürülmemiş, sayfasına bakılmamış, kapağı açılmamış kitaplar... Can'ın annesi kitapların neden açılmadığını merak etti ve onları poşetlerinden çıkardı.Her kitabın arasında bir kağıt vardı.Birinde şöyle yazıyordu:
"-Nasıl desem bilmiyorum.Ben sizden çok etkilendim.Sizi ilk gördüğüm gün aşık oldum...."
Bir başka kağıtta ise:
"-Neden bana cevap vermiyorsunuz.Neden siz de hislerinizi açıklamıyorsunuz.Ben her gün sizi düşünüyorum.Her dakika aklımda siz varsınız.Sizi her gördüğümde size olan hislerim biraz daha artıyor...."

Bu hikâyeyi ilkokuldayken hocamız bize okumuştu.Yıllar önceydi.Ama ben bu hikayeyi hiç unutamadım; unutamıyorum...
Hikâyeyi hatırladığım kadarıyla yazdım.Özgün hâliyle yazdığım hâli arasında ufak tefek farklılıklar olabilir.

25 Haziran 2008 Çarşamba

Bir daha ki sefere...

Türkiye, Türkiye Almanya maçı, Türk bayrağı, xara3d
Türkiye 2-3 Almanya
Euro 2008'de y final maçımız bu akşam yapıldı.Uğur Boral ve Semih Şentürk'ün golleri bu defa galibiyeti getirmeye yetmedi.Çok umutlanmıştım.Benim gibi 70 milyon Türk de aynı duygular yaşıyor olmalı...
Neyse üzülmemek gerek bugün olmadı yarın...
Onlar ellerinden gelenin en iyisini yaptılar.O hakemin kararlarını konuşmak bile istemiyorum.Musakka'mış.Patlıcanlı mı bari!
Belki de bizim için hayırlısı buydu.Oyuncular kazandığımızda birileri hayatını kaybedeceksek kazanmayalım demişlerdi.Bunda da vardır bir hayır...
Rüştü'ye de fazla yüklenmemek gerekir diye düşünüyorum.2002'de o güzel duyguları yaşamamızda az mı emeği geçti?!
Herşeye rağmen Türkiye gönüllerin birincisi!

24 Haziran 2008 Salı

Yapay Zeka

Artificial Intelligence (Yapay Zeka) Filmi

Artificial Intelligence, Yapay Zeka, Filmi, Mother, Yapay Zeka Filmi
Yönetmen Steven Spielberg
Senaryo Writing credits, Brian Aldiss
Oyuncular Haley Joel Osment, Frances O'Connor, Sam Robards, Jake Thomas, Jude Law
Filmin Türü Drama
Vizyon Tarihi 05.10.2001
Artificial Intelligence, Yapay Zeka, Filmi, Mother, Yapay Zeka Filmi
Bu filmi uzun süre önce televizyonda izlemiştim.Gecenin kör vaktine kadar devam etmişti.Ben sonunu görmek istediğim için uyuyamamıştım.
Filmin başında herşey normal gibiydi.Ama sonu çok acıklıydı. :'(
Artificial Intelligence, Yapay Zeka, Filmi, Mother, Yapay Zeka Filmi
Belirsiz bir gelecekte insanların hayatlarını paylaşmak amacıyla yaptıkları robotlardan sevmeye programlanmış olan ilk robot David çocukları hasta olan bir çifte deneme süreci sebebiyle bir aile tarafından evlatlık olarak alınır.
Devid ailesine (özellikle annesine) günden güne bağlanır ve bir gün hasta olan çocukları iyileşince işler kötüleşir.Annesi David'i bir ormanda bırakır ve David insan olup annesine kavuşmak için çabalamaya başlar.Pinokyo misali...
Artificial Intelligence, Yapay Zeka, Filmi, Mother, Yapay Zeka Filmi
Bu akşam da televizyonda (Fox tv'de) gösteriliyor.
Bu defa izlemeyeceğim.Çünkü daha öncesinde çok etkilenmiştim.Rüya gibi bir filmdi...

Kucuk Kadinlar

Küçük Kadınlar, Kanal D, Televizyon Dizisi
Bu akşam Kanal D'de "Küçük Kadınlar" diye bir dizi var.Ev ahalisi televizyonun karşısında pürdikkat diziyi izliyor.Ben de daha önceki bölümünü izlemiştim.Bazen düşünüyorum acep bu dizi yapımcılarının hiç mi içi yanmıyor bu dizileri yaparken diye.Beş kız...Zavallıların başına gelmeyen kalmıyor.Birinin kalbi delik.Diğeri ne azar işitiyorsa doğruluğu yüzünden işitiyor.Diğeri ailenin geçim ve tertibi için ne yapacağını şaşırmış...Babaları uzun yol şöförü imiş.Irak'a mal götürürken öldürülmüş.Anneleri bunu duyunca acısından rahmetli olmuş...Bir de halaları var ki "gudubet karı" ne sinsi şey o öyle ya!
Kardeşlerin en küçüğüne göz dikmiş.Evlatlık almak için elinden geleni ardına koymayacakmış.Komşularının evinde kalıyorlar.Yani evin hisseleri bölünmüş.Onlar da eve bakıcılık yapıyorlarmış.Hisse sahiplerinden biri evi lokanta yapacakmış.Sosyete lokantası...
Bunlar nasıl geçinecek?
Ya ben bu hayali yaşantıları fazla mı kafaya takıyorum acep?
Çok üzülüyorum bu tür hikâyelere.Pek televizyon dizisi islediğim de söylenemez hani.Ama arada bir bakayım diyorum ki bu da bana zarar veriyor...

22 Haziran 2008 Pazar

Chat Davetiyeleri(?)


Hergün msn adresime chat sayfalarına üye olmam için davetiyeler geliyor.Başlıklarından ne halt oldukları anlaşılan bu mailleri okumadan direk siliyorum.Çok can sıkıcı birşey...
Blogcular arsında da bir muhabbet var ama adı üzerinde muhabbet; chat değil!
Eğer gerçekten başkalarıyla güzel sohbetler edilecekse bence bunun yeri bloglardır.En azından boş şeyler konuşulmuyor.Bir konu belirleniyor ve herkes bu konu üzerinde fikirlerini beyan ediyor.İyi ki bu blogculuk dene şeyi öğrenmişim.Yaşasın blog yazarlığı. (:

Muhabbet - O milli takım (Euro 2008 şarkısı)

Muhabbet, Almaca Arabesk, O milli Takım, Gurbetçi

Almanya'da yaşayan ve Almanca arabesk müzikle ün yapan Muhabbet milli takım için güzel bir şarkı bestelemiş.Ben klibi pek beğenmedim doğrusu.İnternetten şarkıyı aradım.Ama yok.Bulamadım.Klibini ekliyorum.

Şiir Yazmak

Şiir yazmak zor iştir."Canım sıkıldı, dur bir şiir yazayım..." denilip yazılan şiirlerin çok az bir kısmı gerçekten şiirdir.Bir de "gerçek şiir" kişiye göre değişir.Zaten sanat eserlerinin tümü kişinin yaşam tarzına, aldığı eğitime, çevreyle olan etkileşimine göre birşeyler ifade eder.İnsanlara, "Sen kötü şiir yazıyorsun; bırak uğraşmayı..." demek de yanlıştır.Şairler anadan doğma şair değillerdir.Her insan zamanla bir alanda başarılı olur ki işin başında çok acemice şeyler yapması da olağandır.İnsanların hevesini kırmamak gerek.Eğer bir konuda siz daha usta iseniz acemi olana yardım etmelisiniz.Yaptıklarını beğenmiyorsanız onu yönlendirmeniz gerekir.Size düşen vazife de budur.
Ben de şiir yazıyorum.Aklıma esiyor ve yazıyorum.Yazmak için özel bir çaba sarfetmiyorum.Sadece bazı belli başlı kurallara uymaya çalışıyorum.Şimdiye kadar olumsuz bir tepki almadım Allah'a şükür.Aldığım olumlu yorumlar bana bu konuda ayrı bir heves veriyor.Beğenmeyen de olabilir tabi.Ama dedim ya yapıcı olmak gerek.Yönlendirmek gerek...
Bu yazıyı yazarken internette bulduğum bir şiir buyrun okuyun...

Bana mı kalmış şiir yazmak
Toprağınan mıdır,
Yoksa suyundan mı bilmem ama
Biraz asi doğmuşum Aziz şehirde
Biraz da şair…
Hayata gözlerimi açar açmaz
Şiirin hamurunda yoğurdular yüreğimi
Orada tanıdım
Ahmed Arif’i, Necip Fazıl’ı,
Cemal Süreya’yı…
Hep annemden gizli okudum
Şairi, şiiri,
Ben doktor olmalıydım,
Öğtermen olmalıydım
Tarih okumalıydım,
Matematik okumalıydım…
Sana mı kalmış ihanetleri anlatmak,
Sana mı kalmış biten sevdaları yazmak,
Sana mı kalmış giden sevgilinin ardından ağlamak…
Bilim oku,
İlim oku oğul
Sana mı kalmış şiir yazmak
Bırak da şiiri şairler yazsın.

Dedim ya biraz asi doğmuşum
Biraz şair
Aslında biraz da haylaz…
Aşık olduğumu sanırdım
Dinleyince Orhan Gencebay’ı
Ve bir taselli aramaya başlardım.
‘Bir teselli ver’inde…
Oysaki yüreğimi yakan,
Oysaki beni terk eden,
Oysaki bana şiir yazdırabilecek kadar
Seveceğim bir sevgilim olmamıştı.
Oysaki ağlamamıştım geceleri,
Oysaki ıslanmamıştı yastıklarım.
Oysaki herkes beni dağ bilirdi
Oysaki yere sağlam basardı ayaklarım.
Ben fen okumalıydım,
Tarih okumalıydım,
Doktor,
Mühendis olmalıydım…
Bana mı kalmış şiir yazmak,
Bırakayım da onu şairler yazsın…
İdris Çağlar

Müzik dinlemek...

müzik dinlemek, ritim, ritm, ses, volumeİnsanlar neden yüksek sesle müzik dinler?
Eğer bir parti, balo, kutlama ortamı var ise normaldir.Müziğin sesi sonuna kadar açılır.Komşulardan izin alınması şartıyla tabî.Yok eğer izin alınmamışsa bu bir hak ihlalidir.Mesela akşam 7'de eve geldiniz.Son ses müzik dinliyorsunuz.Müzik dinleme hakkınız vardır.O zaman müzik dinlenebilir.Ama alt kattaki şahsın da uyuma hakkı vardır.Onun uyuma hakkı akşam 9/10'da başlıyorsa sizin hakkınız o vakitte tükenmiştir.Çünkü bir başkasının hakkı söz konusudur.Eğer haklarınızın ihlal edilmesini istemiyorsanız siz de hak ihlali yapmayacaksınız!
Verdiğim örnek müzikle ilgiliydi.Ama başkasının hakkının devreye girmesiyle bizim hakkımızın sona ermesi genel bir kuraldır.

müzik dinleyen, müzik dinleyen bayan, bayan, müzik dinlemek
Yüksek sesle müzik dinlemenin zararları...
Yüksek sesle müzik dinlemenin kulak sağlını olumsuz etkilediği de manidardır.
En güzeli kulaklıkla müzik dinlemek.Ama onda da olayı fazla abartmamak gerek.Yani siz yolda kulaklık ile müzik dinlediğinizda Allah muhafaza başınıza bir kaza-belâ gelebilir.Yani insanın aklına binbir türlü senaryo geliyor.Dikkatin dağılması çevreyle olan etkileşimimizde bize olumsuz olarak yansıyabilir.
Kulaklıkla uzun süreli ve yüksek sesle müzik dinlemek de zararlı.Sağırlık nedeni olabilir.
Bir de dinlenen müziğin türü de çok önemli tabi.İnsanı rahatlatan müzikler oldğu gibi insanı geren müzikler de yok değil...
Eğer olaya dini açıdan bakıyorsanız buraya tıklayarak açılacak olan sayfadaki yazıyı okumanızı tavsiye ederim.
"MP3 dinleyenler dikkat!" bu yazıyı da google'den buldum.İsteyenler buraya da göz atabilir.

Türkiye A Milli Takımı


İnşallah hep kazanan biz olacağız!

A Milliler İsviçre, Çek Cumhuriyeti ve Hırvatistan maçlarında mucizeyi yaşadılar.
Dünya basını Çılgın Türkleri konuşuyor.Milli takımımız fenomen olarak tanımlanıyor...
Bence bu gerçek bir inanca sahip olmanın zaferidir.Onlar (milli takımımız) son dakikaya kadar koşuyor, yoruluyor ve sonunda zafere kavuşuyor.Bazı kesimler bunu şansa bağlıyor olsalar dahi gerçeği görmek istemedikleri manidardır.Onlar inançları için, yurtlarının adını en iyi şekilde duyurmak için savaşıyorlar.Onlar kararlılıklarıyla, özgüvenleriyle, bu vatana ve millete olan aşklarıyla 70 milyonu aşkın bir milletin her bireyinde olması gerekenleri yaşıyorlar...
Biz de günlük hayatımızda karşılaştığımız güçlükleri onları örnek alarak aşabileceğimizi bilmeliyiz.
Allah nasip, kısmet ederse her engel aşılabilir.
Milli takıma başarılar diliyorum.İnşallah Euro 2008'de şampiyon Türkiye olacaktır...
Kısmet olmazsa bile dünya Türkleri yeterince tanıdı.Bu da bizim için kafidir.
Zafer kutlamaları
Ülkemizde coşkusunu silah sesleri arasında kutlamak isteyenler var ki bunlar sevinçlerini, heyecanlarını nasıl yansıtacaklarını bilemeyen insanlardır.Ülkemizde Türkiye-Hırvatistan maçı sonrası Gaziantep'te bir kişi maganda kurşunuyla hayatını kaybederken yurt genelinde 3'ü ağır toplam 16 kişi yaralanmıştır.Allah buna sebep olanları ıslah eylesin.
Zaferlerin nasıl kutlanacağı konusunda okullarda ders vermek mi gerekiyor?!
Lütfen işi bu boyutlara getirmeden zaferin coşkusunu yaşayalım...

Boğazın İki Yanı



Bu fotoğrafı "İstanbul Boğazı Kültür Gezisi"ne katıldığım gün çekmiştim.

21 Haziran 2008 Cumartesi

Kaçış Noktası

çocuk, gidiş, göç, terk etmek

Blogcu.com'a çok alışmıştım.Ama ikide bir çalışmalar nedeniyle hizmet verilemiyor.Ben blogger.com'dan pek anlamam.Sistemleri karşılaştırılınca blogcu, blogger'a nazaran daha anlaşılır bir sisteme sahip gibi.Yani bence öyle.Bundan sonra blogcuda çalışma olduğunda buraya yazacağım.Burası benim kaçış bölgem olacak.İnşallah zamanla bu sayfayı da geliştireceğim.Bu pagerank'ı hiç öğrenmeseydim diyorum bu aralar.Tam ayza.blogcu.com'da pagerank derecesi olarak yükselmeye heveslenmişken bu aksaklıklarla karşılaşınca pek bir kötü oldu...
İnşallah blogcu düzelir de ben de bu alışık olmadığım sistemi kullanmak zorunda kalmam...

Grafik:Grafik Dünyası